UÇURUMDAKİ ÇİÇEK
Uçurumdaki Çiçek / Hikaye
Cebinden çıkardığı paraları saymadan taksi şoförüne veren yaşlı adam, Cehennem Çukuru!na giden vadinin içinde yavaş adımlarla ilerleyerek gözden kaybolmuştu. Burası çok derin bir kanyondu. Düşen canlılar genel olarak sağ çıkamadığı için, halk adını 'Cehennem Çukuru' vermişti.
Yaşlı adam, daha önce de bir çok kez geldiği bu yere, bu defa hayatına son vermek için gelmişti. Yakalandığı amansız hastalık yüzünden, çok sevdiği doğadan ve kır çiçeklerden uzak kalınca yaşama hevesini kaybetmişti. Son yolculuğuna arkadaşım dediği, her gittiği yere götürdüğü fotoğraf makinasını da yanında getirmişti.
Bir efsaneye göre, bu uçurumdan düşüp ölenler çiçek olup tekrar hayata dönmektedir. Bu nedenle, burada her yıl yeni çiçeklerin açtığına inanılmaktadır.
Yaşlı adam hafta sonları mahallesinin çoçuklarını doğa gezilerine götürür ve bu sırada onlara gittikleri yerlerle ilgili, çoğunu kendinin uydurduğu hikayeler, efsaneler anlatırdı. Bu çocukların çok hoşuna giderdi. Bu da onlardan biriydi.
Doğayı, çiçekleri çok seven yaşlı adam şimdi, kendi anlattığı / uydurduğu bu hikayeye inanmak istemişti. Kimbilir, belki de hayata bu defa yeni bir çiçek olarak gelirdi.
Son kez etrafına bakınan adam, kendini uçuruma bırakacağı sırada birden durmuştu. Daha önce hiç görmediği bir çiçek, uçurumda adeta kendine gülümsüyordu. Hayatı boyunca hep yeni bir bitkiyi keşfetmek istemişti. Bu nedenle bir an intihar etmeyi unutarak, çiçeğin fotoğrafını çekmek için uçuruma doğru ilerlemeye başlamıştı.
Polisler, taksi şoförünün verdiği ifade üzerine yaşlı adamın cesedini Cehennem Çukuru'nda bir fotoğraf makinesi ile beraber bulmuştu. Yapılan inceleme sonunda, adamın fotoğraf çekerken uçurumdan düşerek öldüğü ortaya çıkmıştı.
Fotoğrafı inceleyen botanikçiler, yaptıkları inceleme sonuncu yaşlı adamın ölmeden önce yeni bir bitkiyi keşfetmiş olduğunun anlaşıldığını belirterek, bu çiçeğe onun adının adının verileceğini açıklarlar.
Uçurumdaki Çiçek / Hikaye
Cebinden çıkardığı paraları saymadan taksi şoförüne veren yaşlı adam, Cehennem Çukuru!na giden vadinin içinde yavaş adımlarla ilerleyerek gözden kaybolmuştu. Burası çok derin bir kanyondu. Düşen canlılar genel olarak sağ çıkamadığı için, halk adını 'Cehennem Çukuru' vermişti.
Yaşlı adam, daha önce de bir çok kez geldiği bu yere, bu defa hayatına son vermek için gelmişti. Yakalandığı amansız hastalık yüzünden, çok sevdiği doğadan ve kır çiçeklerden uzak kalınca yaşama hevesini kaybetmişti. Son yolculuğuna arkadaşım dediği, her gittiği yere götürdüğü fotoğraf makinasını da yanında getirmişti.
Bir efsaneye göre, bu uçurumdan düşüp ölenler çiçek olup tekrar hayata dönmektedir. Bu nedenle, burada her yıl yeni çiçeklerin açtığına inanılmaktadır.
Yaşlı adam hafta sonları mahallesinin çoçuklarını doğa gezilerine götürür ve bu sırada onlara gittikleri yerlerle ilgili, çoğunu kendinin uydurduğu hikayeler, efsaneler anlatırdı. Bu çocukların çok hoşuna giderdi. Bu da onlardan biriydi.
Doğayı, çiçekleri çok seven yaşlı adam şimdi, kendi anlattığı / uydurduğu bu hikayeye inanmak istemişti. Kimbilir, belki de hayata bu defa yeni bir çiçek olarak gelirdi.
Son kez etrafına bakınan adam, kendini uçuruma bırakacağı sırada birden durmuştu. Daha önce hiç görmediği bir çiçek, uçurumda adeta kendine gülümsüyordu. Hayatı boyunca hep yeni bir bitkiyi keşfetmek istemişti. Bu nedenle bir an intihar etmeyi unutarak, çiçeğin fotoğrafını çekmek için uçuruma doğru ilerlemeye başlamıştı.
Polisler, taksi şoförünün verdiği ifade üzerine yaşlı adamın cesedini Cehennem Çukuru'nda bir fotoğraf makinesi ile beraber bulmuştu. Yapılan inceleme sonunda, adamın fotoğraf çekerken uçurumdan düşerek öldüğü ortaya çıkmıştı.
Fotoğrafı inceleyen botanikçiler, yaptıkları inceleme sonuncu yaşlı adamın ölmeden önce yeni bir bitkiyi keşfetmiş olduğunun anlaşıldığını belirterek, bu çiçeğe onun adının adının verileceğini açıklarlar.