Anasayfa

Sohbet

Üyelerimiz

İletişim


Subject İnformation
Author Sosyalistler Replies 11
Share Views 996
  • Derecelendirme: 0/5 - 0 oy
  • 1
  • 2
  • 3
  • 4
  • 5
Sosyalistten Birinden Şiirler
#1
Bilmeli Yürek..

Bilmeli Yürek..

Düşünce yanan ateşe
Yanmayı bilmeli yürek.
Billur suda bulup neşe
Sönmeyi bilmeli yürek..

Bülbül ise güle doğru
Âşık ise çöle doğru
Yolcu ise yola doğru
Dönmeyi bilmeli yürek..

Ömür verip serabını
Arar iken membaını
Bulunca aşk şarabını
Kanmayı bilmeli yürek..

Doğru oymak doğru şehir
Doğru kaymak doğru zehir
Doğru kaynak doğru nehir
Yunmayı bilmeli yürek..

Tek güvence doğru akıl
Her sevince doğru şekil
Dur deyince doğru şakul
Sanmayı bilmeli yürek..

Doymaz gönül tarih doysa
Ulu tarih /çınar soy/sa
Gözden akan pınar oysa
Dinmeyi bilmeli yürek..

Üç ihlâsla kunut ise
Yarınlara umut ise
Damla yüklü bulut ise
Sunmayı bilmeli yürek..
[Resim: Adsiz-300-x-200-piksel-600-x-200-piksel.gif]
Cevapla
#2
Yoruldum

Yoruldum artık, ben yeni ben olmaktan yoruldum.
Yeni kendime bir türlü alışamadım…
Dertlerimden, endişelerimden, çektiklerimden hatta çekeceklerimden bile yoruldum.
Bir girdabın içindeymişim de sanki içinden çıkamıyorum.
Belki bir bataklık, çırpındıkça içine çekildiğim.
Yoruldum iki gözüm vallahi çok yoruldum...
Herkese ayrı oynamaktan, kendimi bir kenara bırakıp unutmaktan…
Dönüp dolaşıp aynı çıkmaza varmaktan yoruldum…
Her gece rüyalarıma girmelerinden, etkisinden çıkamamaktan…
İnsanlara hislerimi bir türlü anlatamamaktan…
Geçmişteki güzel anılarımı, ailemi, arkadaşlarımı özlemekten yoruldum.
Öyle ki hiçbir şeyin yenisini hayatıma eklemez oldum…
Dönüp şöyle bir geçmişe bakıyorum, zamanda yolculuk gibi bir şey...
Bir yerde bir şeyler tersine dönüyor, allak bullak oluyor her şey…
Çıkamıyorum içinden, sonra sil baştan devam.
Bu gel gitlere bir türlü çare bulamayışımdan yoruldum.
Galiba sözün özü iki gözüm artık yaşamaktan yoruldum...

Yıllara Sitem

Anamdan emdiğim bembeyaz sütü
Kan olup burnumdan getirdi yıllar..
Sanki koyun gibi kattı önüne
Kavalın çalarak gezdirdi yıllar..

Ne murat ettiysem o sundu derdi
Önüme olmadık bentleri gerdi
Altıma çileden yataklar serdi
Her gece uykumu böldürdü yıllar..

Her adım yaklaştı, bilinen sona
Saçlarım aklaştı, bildirdi bana
Ayrılık zehrini, sundu canıma
Yaşar iken beni öldürdü yıllar..

Güzele bakmadım suç olur diye
Bana bakanlara kızdım ne diye
Rabbimin verdiği güzel hediye
Canımdan canımı bezdirdi yıllar..

Her geçen son günde, karardı içim
Aklıma gelmedi, bambaşka biçim
Ben güzel sanıp ta yaptıkça seçim
Çirkini karşıma çıkardı yıllar..

Bakınca maziye gördüm hiçliği
Anladım gönülde kalan boşluğu
Yağızca atların dörtnal koştuğu
Koskoca bozkıra çevirdi yıllar..

Yemyeşil çimenken sararttı beni
Işıklar söndürüp kararttı beni
Dostların içinde arattı beni
Düşmanı yüzüme güldürdü yıllar..

Hayat denizine düştüm bir damla
Kayboldum adeta, hüzünle gamla
Ömür tükenirken, her gün her damla
Eriyen mumlara döndürdü yıllar..

Aşk-ı Sevda Aşikar Ortada

Sev dediler bana..
Hep sevdim.. Çok sevdim..
Her geleni , gidenden çok sevmeye gayret ettim..
Giden çok sevilmekten bıktığı için giderdi..
Gelense daha çok sevgi görmek için gelirdi..!
Anlayacağınız hep.. Çok sevendim..
Gün geldi.. Herşey bitti..! Herkes gitti ..!
Tüm sevdiklerim beni terketti..
Aşk, Dostluk, Arkadaşlık beni terketti..
Dedim ya .. Hep çok sevendim..
Şairinde dediği gibi..
"sevilen hiç bilmedi sevmenin sevilmekten daha güzel olduğunu" ...
Evet sevmek çok güzeldi..
Ama bir yerden sonra canım yanarak sevdim..
Bu yürek bir yerden sonra sevilmek istedi..
Boşa giden değerleri uğuruna ..
Bu yürek, gün geçtikçe katlanacak, boşa gitmeyecek değerlere karşılık vermek istedi..
Herşey karşılıklı kavramını geçmelisin !
Anlatmak istediğim o değil..
O düpedüz bencilliğin timsali..
O düpedüz hainlik..
O zaman o "seni seviyorum" demedi diye sende deme..
O kızdı diye sende kız..
Yargıla onu kendi boşluklarında, sebepsiz yere..
Evet sevdim ya hep !
Boşa gitti ya hepsi..!
Ama herşeye rağmen vazgeçemiyorum yine sevmekten..
İçim acıya acıya seviyorum ..
Kalbim parçalana parçalana.. Adeta aşkımla ölürcesine yaşıyorum..
İstedim ki ! Biri de beni.. Az buçuk da olsa sevsin..
Kalan tüm sevdamı ona bahşedeyim..
Kalan tüm değerler, onun üzerine olsun..
Onda dönsün dünyam..
Onda olsun hayat..
Onda olsun yaşanmışlık..
O olsun sadece..!
Bana sev dedi şiirler..
Bana sev dedi şarkılar..
Çok sevdim.. Şiirler yazdım..
Kelimeler bir araya gelip cümlelerle.. Cümleler biraraya gelip paragraflarla..vs.
Yine de anlatamadım aşkımı..
Anlamadılar aşk-ı..
Onlar anlamadıkça..verdiğim değerler boşluklarda son buldu..
Çoğunu çöpe attım..
Geçen yıllar misali her yazdığım şiiri buruşturup çöp kutusuna attım..
Aşkla bakmıştım oysa hep..
Bazense Utanarak...
O utanç sevmekten değildi... "Sevdiğim"den utanmıştım..
"Biri de beni sevseydi" diyordum, sevmelerime rağmen..
Sevebilme yetisine sahip bir yiğit çıkamadı bunca zaman karşıma..
O cesaret yoktu onlarda..
Onların "Aşk" dediği..
Kara kaş- Kara göz Aşkıydı..
Onlar kimseye görmeden aşık olamadı..
Onlar kimseyle dokunmadan aşkı yaşayamadı..
Onlar hep hissetmek istedi..
Ama hissetmek istedikleri "Aşk" mıydı..
Hayır değildi ..!
Hissetmek istedikleri...
Bedenlerin temasıyla oluşan ateşti..
Hissetmek istedikleri...
Dudakların götürdüğü o yalancı cennetti..
Hissetmek istedikleri...
Ellerin daima tene değmesiydi..
Bende hissetmek istedim..!
Ama aşkı.......!
Bedenlerin uzaktan uzağa bitmeyen arzusunu..
Dudaklardan çıkan o içten sözlerin masumluğunu..
Ellerin daimi kalbe dokunuşunu..
İstedim ben..!!!
Aşk buydu benim gözümde..
Aşk .. Somut olmadı hiç..
Evlenmedende somut olmayacaktı..
Aşk ..
Evet Aşk !!! Ömr-ü billah soyut kalacaktı..
Evlenene kadar Aşk..!
Evlendikten sonra da Sevda olacaktı..!!!
Benim amacım hep..
Sevday'ı yaşamaya değecek Aşk'ı bulmaktı..!
[Resim: Adsiz-300-x-200-piksel-600-x-200-piksel.gif]
Cevapla
#3
Mutluğum

Onu görünce mutlu oluyorsun
Onu düşününce mutlu oluyorsun
Vakit geçerince mutlu oluyorsun

Gözlerim Gözlerinde

Hep böyle çocuksu mu bakar senin gözlerin?
Hep böyle içinde uzak bir işik mi yanar?
Bakişlarinda beni dinlendiren bir şey var;
Kiyisindaymiş gibi en sakin denizlerin...
Bir yelkenliyim şimdi ben senin limaninda
Firtinalardan geldim sende dinleniyorum.
Bu huzur, bu sessizlik hiç bitmesin diyorum;
En eşsiz dakikalar sürsün senin yaninda...

Hiç yumma gözlerini, işigin eksilmesin,
Gündüzüm aydinligim, ipek böcegim benim!
Güz bahçemde açilmiş o son çiçegim benim!

Yorgun kalbim seninle elem nedir bilmesin;
Ayirma gözlerimden çocuksu gözlerini,
O sakin o yalansiz, o kuytu gözlerini.

Desem Ki

Desem ki vakitlerden bir nisan akşamıdır
Rüzgarların en ferahlatıcısı senden esiyor
Sende seyrediyorum denizlerin en mavisini
Ormanların en kuytusunu sende görmekteyim
Senden kopardım çiçeklerin en solmazını
Toprakların en bereketlisini sende sürdüm
Sende tattım yemişlerin cümlesini
Desem ki sen benim için,
Hava kadar lazım,
Ekmek kadar mübarek,
Su gibi aziz bir şeysin;
Nimettensin, nimettensin.
Desem ki...
İnan bana sevgilim inan
Evimde şenliksin, bahçemde bahar;
Ve soframda en eski şarap.
Ben sende yaşıyorum,
Sen bende hüküm sürmektesin.
Bırak ben söyleyeyim güzelliğini,
Rüzgarla nehirlerle, kuşlarla beraber.
Günlerden sonra bir gün,
Şayet sesimi fark edemezsen
Rüzgarların nehirlerin kuşların sesinden,
Bil ki ölmüşüm.
Fakat yine üzülme müsterih ol
Kabirde böceklere ezberletirim güzelliğini
Ve neden sonra
Tekrar duyduğun gün sesimi gök kubbede
Hatırla ki mahşer günüdür
Ortalığa düşmüşüm seni arıyorum
Cahit Sıtkı Tarancı

Seni sevmek

Öyle bi şey ki
Sevdan
Yazılmıyor çizilmiyor
Kalem kağıt yok
Seni sevmek çok güzel

Karşına

Karşına birisi çıkar
Hayatını değiştirir
Hep onu düşünür
Olursunuz
[Resim: Adsiz-300-x-200-piksel-600-x-200-piksel.gif]
Cevapla
#4
Adın Barış Olsun Çocuk Şiiri - Serkan Ökçe

Özgürlük türküleri çığırırdık
Güvercinler salıp dört bir yana
Kardeşlik seni!
Gel yazalım dağlara
Gel başımı bağrına yaslayım
Adın barış olsun çocukBugün doğduğun gün
Selam olsun sana
Hatırına kucaklaşalım
Hatırına sevişelim
Hayat bir nefes
Onu da birlikte paylaşalım
Adın barış olsun çocuk
Ağlamayacak artık ağıt
Gözlerimizde kini göremeyeceksiniz
Biz bu toprakların sevgilisi
Ey! Aynı yolların aşığı
Yarına dair ümitlerle
Sevgiyi taşıyan avuçlara,
Ey sen! Doğan çocuk;
Adın barış olsun

Ben Hayatta En Çok Babamı Sevdim Şiiri - Can Yücel

Hayatta ben en çok babamı sevdim
Karaçalılar gibi yardan bitme bir çocuk
Çarpık bacaklarıyla -ha düştü, ha düşecek-
Nasıl koşarsa ardından bir devin
O çapkın babamı ben öyle sevdimBilmezdi ki oturduğumuz semti
Geldi mi de gidici-hep, hep acele işi! -
Çağın en güzel gözlü maarif müfettişi
Atlastan bakardım nereye gitti
Öyle öyle ezberledim gurbetiSevinçten uçardım hasta oldum mu
40'ı geçerse ateş, çağrırlar İstanbul'a
Bir helalleşmek ister elbet, diğ'mi, oğluyla!
Tifoyken başardım bu aşk oyununu
Ohh dedim, göğsüne gömdüm burnumuEn son teftişine çıkana değin
Koştururken ardından o uçmaktaki devin
Daha başka tür aşklar, geniş sevdalar için
Açıldı nefesim, fikrim, canevim
Hayatta ben en çok babamı sevdim.
[Resim: Adsiz-300-x-200-piksel-600-x-200-piksel.gif]
Cevapla
#5
Gözler

Gözler sevdiğini görmek ister
Gözünü kapatıp sevdiğini görmek istersin
Gözüp tek onu görür aadece
[Resim: Adsiz-300-x-200-piksel-600-x-200-piksel.gif]
Cevapla
#6
Deli oğlan

Hayatta güvendiğin sevdiğinin
Kıymetini bileceksin
Sevdiğin güvendiğinin dayma
Yanın da olucaksın onlar da
Senin zor günün de yanın da olurlar
Bu hayatta sevdiğinin ve sana güvenenlerinin kıymetini bileceksin
[Resim: Adsiz-300-x-200-piksel-600-x-200-piksel.gif]
Cevapla
#7
Kim?

En kıymetli kim
Aile mi yoksa çok başka bişey mi
Yoksa sevdiği midir en kıymetli

Çoluk çocuk mu
Kim söyle
Kim bu kıymetli kişi

Sen Gidince

Sen gidiyorsun ya işine yetişmek için,
Saçlarını, gözlerini, ellerini
Neyin varsa toplayıp gidiyorsun ya,
Her seferinde bir şey unutuyorsun, sıcak,
Termometrede yükselen çizgi çizgi.
Kim bilir nerelerde soğuyorsun...

Senin gözbebeklerin var ya, kadın kadın gülen
İnsan insan bakan gözbebeklerin,
Beni tutsa tutsa gözlerin tutar ayakta,
Beni yıksa yıksa gözbebeklerin yerle bir eder.

Ne gelirse onlardan gelir bana,
Çalışma gücü, yaşama direnci...
Mutluluk gibi kazanılması zor,
Mutluluk gibi yitirilmesi kolay.

Bir açarsın ki mutluyum,
Bir kaparsın her şey elimden gitmiş.

En Kıymetlim

Sen
En değerli
En kıymetli
En güzel
En en
Sevincim hüznüm herşey
her yerde sen varsın....

Gül

Gül
Senin elinde
Daha güzel olamazdı
seni seviyorum...
[Resim: Adsiz-300-x-200-piksel-600-x-200-piksel.gif]
Cevapla
#8
Düşünmek

Düşünmemek insanı zihnen tamamen boşalttığı bir çeşit uykunun içine sürükler.Bu uyku adeta bir .üşü gibi kişiye tüm sorumluluklarını,kendisinin biçin var olduğunu,yaşamaktaki amacını,bir gün öleceği gerçeğini unutturur.

Düşünmediğim zaman yaşamadığım zamandır. Rembrantd

Şöhret

Şöhret
--------------------------------------------------------------------------------

Başkalarının şöhretinin enkazı üzerine şöhret kuran adamdan nefret ederim. John Gray
Bazı kimselerin medh ü senası, doğu ile batıyı doldurduğu halde, Allah katında sivrisineğin kanadı kadar değer taşımaz. Hadis-i Şerif Hz Muhammed (S.A.V)
Dininde ve dünyasında parmak ile gösterilmek, kötülük olarak kula yeter. Allah Teala'nı korudukları müstesna. Hadis-i Şerif Hz Muhammed (S.A.V)
Erken meşhur olmuş bir isim kadar ağır yük olamaz. Voltaire
Şan ve şöhret: bu iki ihtiras ihtiyarlık bilmez. Plutarkhos
Şöhret, ancak küçük dozlarla alındığında faydalı bir zehirdir. Balzac
Şöhret, rüzgara benzer; her zaman aynı yöne doğru esmez. Dante
Şöhret, uzaktan güneş gibi parlak ve ısıtıcı; yaklaştınız mı bir dağ tepesi kadar soğuktur. Balzac
Şöhretin peşinde koşmaya tenezzül etmeyenleri, şöhret kendisi takip eder. Shelley
Şaka

Şaka
--------------------------------------------------------------------------------

Ben de şaka ederim, fakat ancak doğruyu söylerim. Hadis-i Şerif Hz Muhammed (S.A.V)
Cahil insanlarla şaka yapmak doğru değildir. Onların halleri ve dilleri, akrebin kuyruğu gibidir. Hz.Ali r.a.
Her şakanın içinde bir gerçek gizlidir. Novalis
Oğlum büyüklerle şaka etme, sana kızarlar; adi kimselerle şaka etme, sana hakaret ederler. Ömer bin Abdülaziz
Soğuk şakalar insanın değerini düşürür. Nasır-ı Hüsrev
Şaka çok ciddi bir sanattır. Bernard Shaw
İnsan

İnsan



Bilsin ki insan için kendi çalışmasından başka bir şey yoktur. Necm Suresi: 39
Bir insan, söylediği şeylerden çok, söylemedikleriyle de insanlaşır. Albert Camus
Bir insanı tanımak istiyorsanız onu büyük bir mevkiye geçiriniz. La Bruyere
En çok hoşumuza giden insan, kendimize benzettiğimiz insandır. Moliere
İnsanları oldukları gibi kabul etmeli. Plautus
Her insan bir dünyadır. Herbert
Her insan meyvesi ile tanınır. Martine Luther
Hiç bir insan raslamadım ki, onda öğrenilecek bir şey bulunmasın. Alfred de Vigny
Hiç bir şey insan kadar yükselemez ve onun kadar alçalamaz. Hölderlin
İnsan evvela kendi içinde, sonra dışarıda mağlup olur. Rockefeller
İnsan göründüğünden daha değerli olmalı, çok iş başarmalı fakat az ortaya çıkmalı. Moltke
İnsana hayat verilmemiş, kiralanmıştır. Publilius Syrus
İnsan hayır istemekten usanmaz. Fakat kendisine bir kötülük dokunursa hemen ümitsizliğe düşer, üzülüverir. Fussilet Suresi: 49
İnsan hep kendini geçmeye çalışmalıdır. Northam Lee
İnsan, insanın kurdudur. Plautus
İnsan kardeşiyle çoktur, kuvvetlidir. Hadis-i Şerif Hz. Muhammed (S.A.V)
İnsan kendinden başkasını örnek almadıkça ilerleyemez. Goldsmith
İnsan, kendisinin başıboş bırakılacağını mı sanır! Kıyamet Suresi : 36
İnsan, "Ne ise o olmayı" rededen tek mahluktur. Albert Camus
İnsan pazarlık yapan hayvandır. Adam Smith
İnsan şişirilmiş bir tulum gibidir, ağzı açılınca söner. Kaşgarlı Mahmut
İnsan da, hayvanlar gibi yabanidir. Tek farkı, dik yürümesidir. Philemon
İnsan ile insan arasında fark vardır. Bir demirden hem nal hem de kılıç yaparlar. Nizami
İnsan zayıf olarak yaratılmıştır. Nisa Suresi:28
İnsanlar vardır ki, ancak bir müddet ağızlarda dolaşan türkülere benzerler. La Rochefoucauld
İnsanların en kötüsü, iyiliği kötülükle karşılayan ve insanların en iyisi, kötülüğe karşı iyilik yapandır. Hz.Ali r.a.
Kuvvetli insan, kendi kendini yenen insandır. Hadis-i Şerif Hz. Muhammed (S.A.V)
Mesut olduğum zamanlar insanları anlıyorum sanmıştım. Onları ancak felaket içinde tanımam mukaddermiş. Napolyon
Okumasını bilirsen, her insanın bir kitap olduğunu göreceksin. W. E. Channing
Olgun insan, güzel sözler söyleyen değil, söylediğini yapan ve yapabileceğini söyleyendir. Confucius
Öküzlerle domuzlar konuşabilselerdi, konuları hep ot ve yem olurdu. Mideleri için yaşayan insanlar da onlardan farksızdır. Epictetos
Üstün sayılan insanlara yakından bakınca anladım ki, çoğu herkes gibi insandır. Montaigne
İhanet

İhanet



Başkalarının emeğiyle kazandıklarını kendine mal etmekle, ihanet arasında pek büyük fark yoktur. Alfred Taylor
Bilmeden yapılan hata yanlışlıktır, bilerek yapılan hata ise ihanettir. B. Brecht
Bir krala ihanet için bir tek bıçak yeter de artar bile. Fuller
Dikkat et, sözlerin kendine ihanet edebilir. Baraccio
Eğer birine ihanet edersen bu seni ölünceye kadar düşündürür. August Wolf
Hile ve ihanet güçsüz insanların işidir. La Rochefaucaul
İhanete uğramanın acısını yalnız hainler bilir. Shakespeare
İhanet, iyi başlar; ama sonunda kendine ihanet eder. Liuy
İhanet kadar hızlı bir şey yoktur. Cicero
İhanetin küçüğü, büyüğü olmaz. Hz.İsa (a.s)
Sezar, ihaneti sever, hainlerden nefret ederdi. Plutarkhos
Dilenci

Dilenci

ALLAH'ın buğzettiği kimseler, mescidlerde dilenenlerdir. Onlar, ALLAH'ın evlerinde, ALLAH'tan değil de başkalrından dilenirler. Bir de istediklerini vermeyenlerin günahına girmiş olurlar. Muaz bin Cebal r.a.
Çölün kumları incede olsa, tasavvur edilmez ki dilencilerin gözleri doysun. Sadi
Dilencinin gururu olmaz. Dostoyevski
Dilenmek, yüzde siyah bir lekedir. Verileni rededen, verenin gözünde büyür ve ona karşı makamını korur. Selman-i Farisi r.a.
El kapılarında dilenci değilsin, bunun şükranesi olarak kapından dilenciyi kovma. Sadi Fazla sadaka dilencileri artırır. Goethe
Yoksulların bazısı yalan söylememiş olsaydı, onu boş olarak çeviren iflah olmazdı. Hadis-i Şerif Hz Muhammed (S.A.V)Kopart Gitsin

Kopart Gitsin

Bu dert iflah etmez doktor
Pes! Diyorsam kopart gitsin…
De ki; “başka çare yoktur…”
Kes! Diyorsam kopart gitsin…

Her anımda başka başka
Atmayacak ise aşka
Sanma dilden çıkar keşke
Kes! Diyorsam kopart gitsin…

Sabrederim sandım bil ki
Sonun başlangıcı belki
Şaşırmışken sonu ilki
Kes! Diyorsam kopart gitsin…

Çekilir mi bunca kahır?
Bâtın değil her şey zâhir
Kana karışmadan zehir
Kes! Diyorsam kopart gitsin…

Bir hayaldi geçti ömür
En yüksekten gelir emir
Paslanmışsa işlek demir
Kes! Diyorsam kopart gitsin…

Sordum aşka nedir çile
Bülbül figan etmiş güle
Söz sükût etmişse dile
Kes! Diyorsam kopart gitsin…

Çiftse dünyadaki her şey
Ölüm gerçek, yaşamak ney?
Duymadın mı doktor behey?
Kes! Diyorsam kopart gitsin…

Herkes diyor falan filan
Var mıdır dünyada kalan?
Mademki bu dünya yalan
Kes! Diyorsam kopart gitsin…
[Resim: Adsiz-300-x-200-piksel-600-x-200-piksel.gif]
Cevapla
#9
can a ıraksak, canan nerde?
ne garib;
buralarda terk edilen ile terk eden bir.
ya "bir olan"a vefa ne alemde!

-ı-
buralarda, bir "terkedilmişlik" seziliyor.
bir terk eden ; vefayı katleden ,
bir de terk edilen; mazlum, mahsun, vefası katledilen.
buralarda bir hüzün seziliyor şimdilerde ;
bir yorgunluk , umutsuzluk, çaresizlik.
mavisini yitirmiş yaşamak ; sema gri,
toprak , yağmura hasret , yağmur özü olan suyun arayışında
su, özü olduğu insandan şikayetçi ;
özü su olan, suyun katili şimdilerde..
buralarda bir "terkedilmişlik"seziliyor!

-ıı-
buralarda bir "sevgisizlik" seziliyor
hakiki aşıklardan söz edilmez olmuş;
karın doyurmak için yazılan sevgi sözleriyle
doymaya çalışıyor, sevgiye aç yürekler.
yok yok! yürekler tanımamışlar,
mutlak sevdayı yüreklerine azık eyleyip yemeden doyanları,
halden anlayıp, hal diliyle her şeyi anlatanlar, tanıtılmamış buralarda
"rıfk" hiç kimsenin sıfatı olmamış ;
"güzel" hiç karşılığını bulmamış ; yetim kalmış
buralarda hiç kimse "kardeş" olmayı teklif etmemiş
annesinin evladından başkasına,
buralarda bir "sevgisizlik"seziliyor!

-ııı-
buralarda bir vazgeçmişlik seziliyor;
her niyazın hemen bekleniyor karşılığı , niyazda ısrarcı olmanın,
acziyeti derin yaşamanın gerekliliği tartışılır olmuş.
şartlar değiştiği vakit , sevginin rotası değişivermiş ,
bir menzil seçmez olmuş artık insanlar
ahsen, hatrına fedakarlık yapılan değilmiş ;
güzeller hatrına yaşanır olmuş alem;
güzellerin hatrına söz eylenir; saz çalınır olmuş
buralarda birden vazgeçmişlik seziliyor!

-ıv-
buralarda bir "şükürsüzlük" seziliyor;
insanlar, teşekkür etmez olmuşlar birbirlerine;
herkes başarıyı , kendinden bilir olmuş
bundandır ki nimet, fark edilmez olmuş;
nimeti sahiplenmiş olanlar , şakir kelimesini sahiplenmemişler,
şakir halktan ırak düşmüş, kuytu köşeleri mekan bilmiş!
nimetin sahibini fikredene de, sual soran kalmamış;
fikreden, yüreğinde yaşar olmuş marifet makamını,
marifete iltifat eden kalmamış!

-v-
buralarda bir kararsızlık seziliyor
zihinler , med-cezirler yaşar her eyyam-ı biyzde
yürekler hep öteleri özler ;
ama ayaklarının bağlandığı kürenin, kurşundan olduğunu unutur olmuş
yürekler , özgürleşmeyi diler;
ama kendi dünyasının sınırlarını , birilerinin çizmesini bekler.
birin müjdelediği inşirahı dilerken diller,
birilerinin hatrına yaşanır hayatlar.
buralarda bir kara(rsız)lık seziliyor..

-vı-
buralarda bir terkedilmişlik !seziliyor;
terk edenler , yeni terklere hazırlanırken
terk edilenler, acıyı boğazlarındaki düğümlerde hıfzederler;
hesapta şahidlik etsin diye
terk edilenler ,rahatça ağlayamaz buralarda
çünkü "sebepsiz ağlanmaz (!)"
.
buralarda özü terk ediş seziliyor;
oysa özüyle dost olanlar, hiç yüreklerini terk etmemişti;
çünkü özle dost olmak, yüreği "amir"eylemeyi gerektiriyordu,
özle dost olmak, yürekle söz birliğine varmayı gerektiriyordu.

-vıı-
buralar çok garip; buralar, insana ırak!
cana ırak!
canana ırak!
buralarda "yolcu" olmak gerek!
ve artık demir almak gerek!
..
mola bitti; ama "can" sıkıldı!

nsan bekleyendir...
Farkında olmadan bekler o.
Bilerek bekler.
Birlikte bekler.
Yapayanlız bekler.
Beklediğinin kim olduğunu bilerek bekler.
Beklediğinin kim olduğunu bilmeden bekler.
Bekleyenleri bekler ve beklenmek ister...

Yaslandım Kendime
/ardımda bana yaslanan yürek!
artık kime yaslana/
yaslandım kendime,
k/arlanan gecede, üşürken ellerim
muhasebemin ağırlığında terledim;
ne de yalnızmışım meğer,
ağlamak ne de çok yakışırmış sîmama,
sevmek yüreğime.

yaslandım kendime,
adımlarım geri sayarken fütursuzca
korkularımı bağladım içimdeki zindana,
cesaretimin yaralarını sarıp yola sevdalandım.
ağzımda aşkın acımsı tadı,
zihnimin kuyularında Yusufun sevme sanatı,
terliyorum ayazda; ateşim içimde!

yaslandım kendime,
tâ derûnumu vuran notaların söze dokunan tınısında,
söze dokunan her yüreğin içimde bıraktığı izle,
kendime teselliler verdim, omuz oldum kendime
belimi bükmesin diye hazan,
süpürdüğüm yapraklar yüreğimin meyveleri olmasın diye.
yaslandım kendime,
içimin yakarışını dinleyeyim diye.

yasladım kelimelerimi can evime
dualarıma,
sustum!
ve
öldü(m) kelimeler(imle)!
/ölmek yakıştı bana/
[Resim: Adsiz-300-x-200-piksel-600-x-200-piksel.gif]
Cevapla
#10
Bir şey yap.
Güzel olsun.
Çok mu zor?
O vakit güzel bir şey söyle.
Dilin mi dönmüyor?
Güzel bir şey gör.
Veya; Güzel bir şey yaz.
Beceremez misin?
Öyleyse Güzel bir şeye başla
Ama hep güzel şeyler olsun
Çünkü HER İNSAN ÖLECEK YAŞTA
Geç kalmayasın.

Kimsenin Hayatında

Kimsenin Hayatında,
Hiç Kimsenin “Yeri”,
.. “Garanti” Değildir..!
Gün Gelir,
Rüzgâr “Tersine” Eser..!
Sevilmenin “Değerini” Bilmeyeni,
.. “Yalnızlık”, Terbiye Eder.

Duyduğum Ses Yâr'dan mı

Ellerim birden uyuştu, duyduğum ses Yâr'dan mı
Yandı da içim kavruldu yakan nazar Yâr'dan mı

Gözlerim yaşlar oldu görememiştim ondan mı
Çay tadı deminde, gözlerini gördüm ondan mı

Günahlarım çoğaldı, sabredemedim ondan mı
Tövbeye yöneldim hoş, latif merhamet Yâr'dan mı

Ahir zamandayız , ateş içindeyiz ondan mı
Bana yönelen, rahmet dolu ikramlar ondan mı

Tüten duman görüldü, sana muhtacım ondan mı
Mürşidimdir Gavs-ı Sani, tövbeye çağırır mı

Seyyidlerin ocağına ziyaretler yazar mı
Gelen ziyaretçilere misafirhane varmı

Gelen hastalara da şifalı çorbalar varmı
Uyuşturucu içene de lutüf şifa varmı

Alkol elinde gelene tövbe tarif eder mi
Açık kapalı demeden bize kucak açar mı

Adıyaman Menzil köyü, bize güller saçar mı

Barış Sağlam

Atilla İlhan - Aysel git başımdan

Aysel Git Başımdan

aysel git başımdan ben sana göre değilim
ölümüm birden olacak seziyorum
hem kötüyüm karanlığım biraz çirkinim
aysel git başımdan istemiyorum
benim yağmurumda gezinemezsin üşürsün
dağıtır gecelerim sarışınlığını
uykularımı uyusan nasıl korkarsın
hiçbir dakikamı yaşayamazsın
aysel git başımdan ben sana göre değilim
benim için kirletme aydınlığını
hem kötüyüm karanlığım biraz çirkinim

Islığımı denesen hemen düşürürsün
gözlerim hızlandırır tenhalığını
yanlış şehirlere götürür trenlerim
ya ölmek ustalığını kazanırsın
ya korku biriktirmek yetisini
acılarım iyice bol gelir sana
sevincim bir türlü tutmaz sevincini
aysel git başımdan ben sana göre değilim
ümitsizliğimi olsun anlasana
hem kötüyüm karanlığım biraz çirkinim

sevindiğim anda sen üzülürsün
sonbahar uğultusu duymamışsın ki
içinden bir gemi kalkıp gitmemiş
uzak yalnızlık limanlarına
aykırı bir yolcuyum dünya geniş
büyük bir kulak çınlıyor içimdeki
çetrefil yolculuğum kesinleşmiş
sakın başka bir şey getirme aklına
aysel git başımdan ben sana göre değilim
ölümüm birden olacak seziyorum
hem kötüyüm karanlığım biraz çirkinim
aysel git başımdan seni seviyorum...

Atilla İlhan

BİR SEN DUYMADIN




Bir candan gülümsemedin
Bir buse ver dedim vermedin
Cümle âlem içimdeki aşk feryadı ile uyandı
Bir sen duymadın bütün âlem duydu aşkımı
Bütün âlem uyandı bir sen uyanmadın zalim
XXX



Aşk ile canımı verdim gönlüne
Sen ret ettin gittin körü körüne
İnsan zulüm eder mi canını sevenine
Bir sen duymadın bütün âlem duydu aşkımı
Bütün âlem uyandı bir sen uyanmadın zalim
XXX

Şafak söker yüreğim sökülür
Gözlerimde aşkımla yaşlar dökülür
Söylesene zalim aşk ne ile ölçülür
Bir sen duymadın bütün âlem duydu aşkımı
Bütün âlem uyandı bir sen uyanmadın zalim

XXX
Bir geceler aşkımı dile getirdi
Bir ben aşkımızı dile getirdim
Feryat ederek ömrümü bitirdim
Bir sen duymadın bütün âlem duydu aşkımı
Bütün âlem uyandı bir sen uyanmadın zalim

XXX
Haklısın gülsüz diken olmaz dersin
Gönlünde bir çiçek açmaz dikenim dersin
Gül yüzüne hasret kaldım yüzün göstermezsin
Bir sen duymadın bütün âlem duydu aşkımı
Bütün âlem uyandı bir sen uyanmadın zalim

XXX
Sayende gam geldi gönlüme misafir oldu
Ayrılık vuslatı yok eder yüreğim yandı kül oldu
Kul Mehmet'im sevilmedin zulüm ile ömrüm soldu
Bir sen duymadın bütün âlem duydu aşkımı
Bütün âlem uyandı bir sen uyanmadın zalim


Mehmet ALUÇ (Kul Mehmet)

ERZİNCAN'DAN KEMAH'TAN

Ezirgandan Kemahtan
Yar gelir oynamaktan
Kız ellerin kabarmış
Tef çalup oynamaktan
Vay da(ğ) lar dumanlı da(ğ) lar
Sılada yarim a(ğ) lar
A(ğ) lama ninem a(ğ) lama
Al giyüp kara ba(ğ) lama
Ben gidersem gelirim
Ardım sıra a(ğ) lama
Ezirganda bir kuş var
Kanadında gömüş var
Gitti yarim gelmedi
Elbet bunda bir iş var
Vay da(ğ) lar dumanlı da(ğ) lar
Sılada yarim a(ğ) lar
A(ğ) lama ninem a(ğ) lama
Al giyüp kara ba(ğ) lama
Ben gidersem gelirim
Ardım sıra a(ğ) lama
Al çohanın hasını
İşlettim yakasını
Tavlada kır at kişner
İstiyor ağasını
Vay da(ğ) lar dumanlı da(ğ) lar
Sılada yarim a(ğ) lar
A(ğ) lama ninem a(ğ) lama
Al giyüp kara ba(ğ) lama
Ben gidersem gelirim
Ardım sıra a(ğ) lama
Ezirganın deresi
Hayli çeker arası
İbişimin kır atı
Çarşıda tellal elinde
Vay da(ğ) lar dumanlı da(ğ) lar
Sılada yarim a(ğ) lar
A(ğ) lama ninem a(ğ) lama
Al giyüp kara ba(ğ) lama
Ben gidersem gelirim
Ardım sıra a(ğ) lama

Ignac KUNOS

Devri devranlar kahpece sinsice dönüyor
Sahip çıkacak yok yiğitler usturanın karşısında
Namlunun ucunda kara topraklar a gömülmüşler
Sürgülü demir parmaklıkların zindanların taş duvarların
Yaren yoldaş dertlerine sırdaş yaşadığın günler
Kolay geçmek bilmiyor saatler dakikalar saniyeler
Memleketinin özlemine doyamayacağın belkide
Bir daha göremeyeceğin şu kısa anı kim yaşamak ister
Kim bu yedi bela zulmü üzerinde taşımak
Yaralı bir ceylanın yürek atışlarında
Senin sesizliğini çaresizliğini uğradığın hakarete
Dayanarak yanlış bir hükümün kararını taşımak ister

Yol karmaşık yol dikenli yol bilinmeyen bir sonsuz gidişte
Yol ömrün sancısını kuşların kanadına takılmış
Gök yüzünü süsleyen uçutmalar kadar
Keyifsiz bulutlar misali hüzünlü yağmur kadar
Islak bir ağaç kuytusuna sığınacak kadar
Mesnetsiz her zerresini kıracak parçalayacak kadar
Göğüsüne saplanan bir iğrenç sızıdan farksız
Ama bu yol ki seni değerlerinle yüceltecek kadar
Dünyayı sana hayran sevgiyi sana yakıştıracak kadar
Doyumsuz eşdeğer olacak saf bem beyaz tertemiz

Bırakıp gittiğin gibi olmayacak hayat tatsız ve tuzsuz
AHMED ARİF'İN prangalar eskittiği hasretliğinde
SEBAHATTİN ALİ'NİN kahır işkenceleriyle tükendiğinde
Zerresi yok insafın insanlığın iğrençlik pazarında
Katı bir bataklığa gömülmüş sülükler kan emer
Yapış yapış sarılmış günahsız bedenlerde
Çocukların sana el sallarken dinmeyen yaşlı gözlerinde
Damla damla dökülürken öksüz kaldığını anlar
Bir cevri cevher i kaybettiğini görür topraklar hışkırarak
Matemli bir kara yasa bürünür bu sürgün sevdanda karalar bağlar

Nafiz YILMAZ

Ben aslında,
çok büyük yalanlar söylerim, gücümün yettiğince.
sevmiştim derim.
aşıktım derim.
gözleri olmadan yaşayamam derim.
ellerimde büyüttüm ruhunu,
elleriyle parçaladı gururumu derim.
yalan söylüyorum derim!
inanmayın bana.
ben aslında,
en çok gerçeklere saklarım kendimi
ve bütün gerçeklere yalan derim!
ben aslında,
terk edilmeleri çok severim.
izi kalır gidenin yüreğin karlı köşelerinde.
anarsın,
söversin belki ama anarsın mutlaka.
izlerin silinmesi için erimesini beklersin karların -da çok beklersin.-
gideni sevmenin acizliğinde dualar edersin.
gün gelir, Tanrı'ya da küsersin.
ben aslında,
en çok görmeyi bilmeyen insanlarla eğlenirim.
bakarlar, görmezler.
ihtişamını severler ama intiharına aldırmazlar.
işte o insanlar,
bütün boşlukları doldururlar kendi boşluklarıyla.
o insanlar,
seni sana anlatırlar.
o insanlar ki zaten yoktular!
ben aslında,
yalnızlığın en kalabalık haliyle sevişirim.
değmese de tenim bir varlığa,
sevişebildiğime şükrederim!
masumiyeti atarım koynumdan, ihaneti beslerim.
aşkın en gaddar halini elimin tersiyle itip,
tüm tecavüzcülere küfrederim!
ben öyle bir sevişirim ki,
idam edilir tüm gelgitlerim!
ben aslında
tam da bu gece seni öldürmeliydim!
hazır terk etmişken bütün yaşlar gözlerimi,
sağır bir kurşun gibi duymadan kalbin sesini
orta yerinden delip geçmeliydim yüreğinin kimsesizliğini!
ben aslında,
aslını inkar eden gözleri çıkarmalıydım yuvalarından.
kanlarıyla yıkamalıydım bebeklerini,
annelerin ahını alıp, *** etmeliydim duyguları
ve henüz hamile kalmış bir ergen gibi kusmalıydım kinimi!
itirafımdır!
ben aslından çok uzak bir bencili canlandırıyorum şimdi.
geçmişi unutturmayan gelecekle inatlaşıyorum,
ve kahretsin,
her seferinde seni daha çok seviyorum!
sevgilim!
şimdi git,
dönüşün olacaksa şayet,
beni yok etmeden olsun!

Dudaklarımı kanatırcasına ısırıyorum günlerdir
Her sözcük dilimin ucunda küfre dönüyor çünkü
Bir gök gürlese bari diyorum, bir sağnak patlasa
Bitse bu sessizlik, bu kirli yapışkanlık bitse
Ama bir tufan az mı gelir yoksa yine de
Yırtılan ve parçalanan bir şeyler olmalı mutlaka
Hiç durmadan yırtılan ve parçalanan bir şeyler.

Oysa ne kadar sakin bu sokaklar ve bu kent
Ne kadar dingin görünüyor bana şimdi gökyüzü

Gidenler nerde kaldılar, özledim gülüşlerini
Bir kenti güzelleştiren yalnız onlardı sanki
Onlardı çocuklara ve aşka ölesiye bağlanan
Kadınları güzelleştiren herhalde onlardı
"Tükürsem cinayet sayılır" diyordu birisi
Tükürsek cinayet sayılıyor artık
Ama nerede kaldılar, özledim gülüşlerini onların

Uzun uzun bakıyorum kıvrılan sokaklara
Tek yaprak bile kıpırdamıyor nedense
Ve tek tek söndürüyor ışıklarını varoşlar
Alnımı kırık bir cama yaslıyorum, kanıyor
Kanımın pıhtılarında güllerin serinliği
Ve fakat bir cellat gibi yetişiyor pusudaki
Dilimin ucunda küfre dönüyor her sözcük

Yaşamak neleri öğretiyor, düşünüyorum
Okuduğum bütün kitaplar paramparça
Çıkıp dolaşıyorum akşamüstleri bir başıma
Bir uçtan bir uca yalnızlıklar oluyor kent
Bulvar kahvelerinin önünden geçiyorum
Sarmaşık aydınlar, arabesk hüzünler
Bir gazete sayfasında sereserpe bir yosma

Sesler gittikçe azalıyor, kuşlar azalıyor
Ve ne zaman yolum düşse vurulduğun yere
Kızgın bir halka oluyor boynumda o sokak
Hüznü yalnız atlarımız duyuyor artık
Biz çoktan unutmuşuz böyle şeyleri
Ama içimde bir sırtlanın dalgın duruşu
Ve dilimin ucunda küfre dönüyor her sözcük

İçimde zaptedilmez bir kırma isteği
Dizginlerini koparan bir at sanki bu
Soluk soluğa kalıyorum her sonbahar
Ve sevgilim ne zaman hoşgörülü olsa
Bir yolculuk düşüyor aklıma, gidiyorum
Bütün gençliğim böylece geçip gitti işte
Ama hala bir şeyler var vazgeçemediğim

Hangi duvar yıkılmaz sorular doğruysa
Bir gün gelirsek hangi kent güzelleşmez
Şiirlerim bir dostun vurulduğu yerde yakıldı
Geri almıyorum külleri yangınlar çıksın diye
Devriyeler çıkart şimdi, bütün ışıklarını söndür
Sorduğum hiçbir soruyu geri almıyorum ey sokak
Ve dilimin ucunda küfre dönüyor her sözcük

Dudaklarımı kanatırcasına ısırıyorum günlerdir
Bir gök gürlese bari diyorum bir sağnak patlasa
Bitse bu kirli ve yapışkan sessizlik, hiç gitmesem
Oysa ne kadar sakin sokaklar, bu kent ve bütün yeryüzü
İpince bir su gibi sızıyorum gecenin tenha göğüne
Sessizce çekip gidiyorum şimdi, sessiz ve kimliksiz
Belki yine gelirim, sesime ses veren olursa bir gün...

Haddini aşan gafil sen neler söylüyorsun
Topal Osman Ağa’ya hakaret ediyorsun
Uyarıyoruz seni boş yolda yürüyorsun
Kudurmuşsun galiba karda iz sürüyorsun

Giresunlular kurdu iki tane alayı
Biz sana tanıtırız Topal Osman Ağa’yı

Özür dile milletten, bir daha da şaşırma
Giresunlu sabırlı, sakın sabrı taşırma
Böyle boş boş lafları sakız gibi şişirme
Çok büyük sözler edip boyunu da aşırma

Tarihine iyi bak, ilk muhafız alayı
İstersen tanıtırız Topal Osman Ağa’yı

Onun şanı şöhreti tarihe şeref katar
Vatanda huzur varsa vatandaş rahat yatar
Geçmişteki başarı ne diye göze batar
Senin gibiler ancak geçmişe çamur atar

Giresun Kalesinde gez bir kere doğayı
Gösteririz biz sana Topal Osman Ağa’yı

Yaranmak için ise bu ne biçim bir erek
Bunca hadsiz, insafsız iftiraya ne gerek
Ne geçti ki eline ona “cahil” diyerek
Eğer bu iftirayı yapıyorsan bilerek

Giresuna bir gel de sat bakalım cakayı
O zaman tanıtırız Topal Osman Ağa’yı

O yiğit asker çok gençtir yaşı,
Sınıfı topçudur, rütbesi onbaşı,
Topunu kurdu düşmana karşı,
Gemiyi batırdı Seyit Onbaşı
Doğruldu baktı yattığı yerden,
Mermi çok ağır kalkmıyor birden,
Her yanı su oldu ıslandı terden,
Gücünü zorladı Seyit Onbaşı.
Topun başında kahraman yiğit,
Hedefi nişanı gemiye sabit,
Ya gazi olacaktı ya da bir şehit,
Kahraman asker Onbaşı Seyit.
Silah arkadaşları yanında öldü,
Boğazda giden gemiyi gördü,
Koskoca mermiyi namluya sürdü,
İngiliz zırhlısını sulara gömdü.
ÜNAL GÜNEŞDOĞDU

Hayal, tefekkür, rüya ve sonrası kâbuslar
Özgürlüğü susturan kapalı cam fanuslar
Gürültülü gün içi; yapayalnız geceler
Hürriyet şarkısını fısıltıyla heceler
Hayalet gibi gizli bitmeyen düşünceler
Silin şu yüzümdeki yorgunluk çizgisini
İşitmek istiyorum kurtuluş ezgisini
XXX
Nasıl görmez bu gözler ışıkla kamaşırken
Nasıl susar bu dilim çavlan gibi taşarken
Mutluluk çok uzakta bir çukurda çok derin
Rüzgârı tutamam ki hem kuvvetli hem serin
Düşlerdeki aşığım beni çeksin ellerin
Bir kuş, bir kelebek ol, tebessüm ol yüzümde
Bir beyaz gül, bir lale, bir bahçe ol gözümde
XXX
Yeleleri ateşten gemli ağzı köpüklü
Bir kısrağa binerdim sırtımda şiir yüklü
Zalimce umutlarla artık ürperiyorum
Çıplak hayallerimi sehere veriyorum
Gam nakışlı yorganı üstüme seriyorum
Arıyorum sürekli bembeyaz sahilimi
Ey dalgalar kabarın özgür kılın dilimi

Helal olsun saraya

Bozguncular haykırır gün kara gece kara
Bir kişi karar versin siyaset bir cerahat
Kıyamet mi kopacak millet kalsa fukara
Sarılın yorganlara uyuyun rahat rahat.
Sonunuz kötü olur girmeyiniz araya
Çoğunluk kabul etmiş helal olsun saraya.
XXX
Onlar yesin gönlünce biz duydukça doyarız
Şükredin halinize veriyor kaşık kaşık
Zor gelirse yaşamak biz de ülke soyarız
Tek elden yönetime zaten millet alışık.
Yokluğun sebebi o son verin sigaraya
Halkın çoğu memnunsa helal olsun saraya.
XXX
Haykıranlar hapsolsa düşünenler asılsa
Çöplüklere atılsa gerekmeyen merhamet
Yabancılar nüfusu dolduruyor nasılsa
Gereksiz kalabalık bizim için vahamet.
Her şey yoluna girer gerek yok yaygaraya
Refaha koşuyorlar helal olsun saraya.
XXX
Yıllardır ödeniyor kesilsin dul maaşı
Çalışana asgari ücret bile çok fazla
Ekmek parası yeter boşa gitmez uğraşı
Daha çok çalışsınlar iman denilen gazla.
Dolarlar ve altınlar akmalı Ankara!ya
Hakkını yemek olmaz helal olsun saraya.
XXX
Liranın karşısında zirve yapmışsa dolar
Düşünmek akla zarar kimlerin cebi dolara

Ayrılıktan acısı yok
Özlemenin sancısı çok
Bir sabah uyandığında
Bakarsın ki sevdiğin yok
XXX
Seviyordu sevmez olmuş
Yüreğine bir hal olmuş
Vefasızlık, hayırsızlık
Dedikleri demek buymuş
XXX
Aşk düştüğü yeri yakar
Depremler misali yıkar
Alabora olur her şey
Bu savaştan kim sağ çıkar
XXX
Bir düşte gör yangınlara
Bir düşte gör sevdalara
Ölüm Allah'ın emri
Bir çare yok ayrılığa

sen yoksun
deniz yok
yıldızlar arkadaşım
ya bu gece harika bir şeyler olsun
yahut bir bomba gibi
infilak edecek başım

ağzımda eski mısralar uzanıp kalmışım
istanbul minareler odamda gibi
gökyüzü temiz ve parlak
işte kolkola girmiş en mesut günlerimiz
muhalif bir rüzgar karşı sahilden

fosforlu ışıklarıyla gökyüzü bir deniz
havada kanat sesleri
ve çılgın kokular

deniz yok
yıldızlar uzaklaşıyor
ben yine yalnız kalıyorum
istanbul minareler kaybolmuş
sen yoksun

Şimdi sen kalkıp gidiyorsun. Git
Gözlerin durur mu onlar da gidiyorlar. Gitsinler.
Oysa ben senin gözlerinsiz edemem bilirsin
Oysa Allah bilir bugün iyi uyanmıştık
Sevgideydi ilk açılışı gözlerimizin sırf onaydı
Bir kuş konmuş parmaklarıma uzun uzun ötmüştü
Bir sevişmek gelmiş bir daha gitmemişti
Yoktu dünlerde evelsi günlerdeki yoksulluğumuz
Sanki hiç olmamıştı

Oysa kalbim işte şuracıkta çarpıyordu
Şurda senin gözlerindeki bakımsız mavi, güzel laflı
İstanbullar
Şurda da etin çoğalıyordu dokundukça lafların
dünyaların
Öyle düzeltici öyle yerine getiriciydi sevmek
Ki Karaköy köprüsüne yağmur yağarken
Bıraksalar gökyüzü kendini ikiye bölecekti
Çünkü iki kişiydik

Oysa bir bardak su yetiyordu saçlarını ıslatmaya
Bir dilim ekmeğin bir iki zeytinin başınaydı doymamız
Seni bir kere öpsem ikinin hatırı kalıyordu
İki kere öpeyim desem üçün boynu bükük
Yüzünün bitip vücudunun başladığı yerde
Memelerin vardı memelerin kahramandı sonra
Sonrası iyilik güzellik.

Cemal Süreya

Düzüldü uçsuz bucaksız alay,
Çıngıraklar çalar kapılarda.
Düzüldü uçsuz bucaksız alay,
Bak, son hasad başladı rüzgarda.

Okundan atılmak üzere yay,
Kuyuların ağzı genişledi.
Okundan ayrılmak üzere yay,
Korku ta kemiğime işledi.

Savruluyor gökyüzünde buğday,
Gölgeler uzaklaşıyor yerde.
Savruluyor gökyüzünde buğday,
Tanrım! tanrım! Bir deva bu derde.

Düzüldü uçsuz bucaksız alay,
Çıngıraklar çalar kapılarda.
Düzüldü uçsuz bucaksız alay,
Bak, son hasad başladı rüzgarda.

Undan bize de pay, bize de pay,
Koşun, buğday dağıtıyor Yusuf.
Undan bize de pay, bize de pay,
Çökmeden sonu gelmiyen küsuf.

Eriyecek tencerede kalay,
Çocuklar ağlaşmasınlar dağda.
Eriyecek tencerede kalay,
Yetişmiyecek Ömer imdada.

Altında aynı eyer, aynı tay;
Arayıcısı herkes bir sesin.
Altında aynı eğer, aynı tay;
Seferi aynı köye herkesin.

Artık kuruldu bu kervansaray,
Boşuna düşünür ihtiyarlık.
Artık kuruldu bu kervansaray,
Şimdi seslerle dolu mezarlık.

Orhan Veli Kanık
[Resim: Adsiz-300-x-200-piksel-600-x-200-piksel.gif]
Cevapla




Konuyu Okuyanlar:
1 Ziyaretçi