SON AHLAT AĞACI
Son Ahlat Ağacı / Şiir
Adını senden alan bu köyün, tek kalmış ağacıydın sen.
Bir sabah uyandığında, bembeyaz çiçekler içinde,
Arılar, böcekler...çocuklar koşuşmuştu, Ahlatlı'ya bahar geldi diye !
Sevinç ve neşe vardı o sabah, Anadolu'nun bu ıssız dağ köyünde.
Yer gök sıcaktan yanıp kavrulurken,
Altında oturmuş kaval çalıyordu, köyün deli çobanı.
Dallarına tırmanıyordu durmadan keçiler,
Batsa da koca koca dikenlerin vücutlarına...
Sararan yaprakların tek tek dökülüyordu,
Rüzgar estikçe dallarından.
Sonra bir kuş konmuştu, dallarından birine
Son bir ahlat bulabilmek umuduyla...
Havalar soğumuş, yaprakların kalmamıştı.
Kış gelmişti, uykuya yatma zamanı diyordun.
Oysa misafirlerin gelmişti, hem de tanıdık,
Odun edip götürmek için seni,
Ellerinde balta, sırtlarında urgan.
A. Kadir Bekçi
Son Ahlat Ağacı / Şiir
Adını senden alan bu köyün, tek kalmış ağacıydın sen.
Bir sabah uyandığında, bembeyaz çiçekler içinde,
Arılar, böcekler...çocuklar koşuşmuştu, Ahlatlı'ya bahar geldi diye !
Sevinç ve neşe vardı o sabah, Anadolu'nun bu ıssız dağ köyünde.
Yer gök sıcaktan yanıp kavrulurken,
Altında oturmuş kaval çalıyordu, köyün deli çobanı.
Dallarına tırmanıyordu durmadan keçiler,
Batsa da koca koca dikenlerin vücutlarına...
Sararan yaprakların tek tek dökülüyordu,
Rüzgar estikçe dallarından.
Sonra bir kuş konmuştu, dallarından birine
Son bir ahlat bulabilmek umuduyla...
Havalar soğumuş, yaprakların kalmamıştı.
Kış gelmişti, uykuya yatma zamanı diyordun.
Oysa misafirlerin gelmişti, hem de tanıdık,
Odun edip götürmek için seni,
Ellerinde balta, sırtlarında urgan.
A. Kadir Bekçi